Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, Eskişehir’in Sivrihisar ilçesindeki Regaip Kandili programında konuştu. Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş ile katıldığı program öncesinde basına açıklamalarda bulunan Destici, DEM Parti’nin gerçekleştirdiği görüşmelere yönelik eleştirilerini dile getirdi.
Terörle Mücadele Vurgusu
Mustafa Destici, “Halkımız ne istiyor, referandumsa referandum. Halk ne istiyorsa da onu yapmamız lazım, benim gördüğüm halkımız terörle mücadele istiyor, müzakere istemiyor.” sözleriyle, halkın terörle mücadelenin kesintisiz devam etmesini talep ettiğini vurguladı. BBP olarak terörle mücadelenin adil ve kararlı bir şekilde yürütülmesi gerektiğini ifade eden Destici, “Birincisi terörle mücadelenin tüm unsurlarına karşın topyekün yapılması. İkincisi de terörle teröristle müzakere olmayacağı ve mücadele edilerek terörün kazanacağı söylememizdir. Biz dün, yani kurulduğumuz 1993 yılında ne söylemişsek, bugün de aynı söylemlerimizi tekrarlıyoruz. Tabi bu süreç başladığında, denildi ki; hiçbir pazarlık müzakere yapılmayacak ve tamamen bir İmralı’ya gidecek oradan direkt PKK’ya, ‘Silahları bırakın’ çağrısı yapılacak ve bu çağrı gerçekleşecek. Dolayısıyla da bir şart, pazarlık, müzakere yok ama şimdi gidildi gelindi, bakıyoruz DEM Parti tarafından 7 maddelik bir açıklama yapıldı ve daha terörist başının İmralı canisinin neler istediği de açıklanmadı.” dedi.
‘Terörle Müzakere Olmaz’
Destici, DEM Parti’nin yaptığı görüşmelerden gelen duyumlara ilişkin de endişelerini paylaştı ve “Mesela benim kulağıma gelen bir şey var ki asla Türkiye Cumhuriyeti devletinin ve Türk milletinin kabul etmeyeceği bir şey, ‘garantör’ bir ülke istiyor. Daha başka maddeler de var ama sadece bu bizim için yeterli, yani bu sürece karşı çıkmamız için bu bile yeterli çünkü garantör ülke istemek demek, yani diyor ki; Amerika, Almanya ya da İngiltere bu sürece garantör olsun. Bizim durumumuz bu ama bunu açıklamadılar. Pazartesi günü başka partilere gittiklerinde bu açıklanacaktır diye tahmin ediyorum. Şimdi garantör ülke demek ne demektir? Bu meseleyi uluslararası alana taşımak demektir. Yani bu meseleyi uluslararası boyuta büründürmek demektir. Bu asla bizim ya da Türk milletinin kabul edebileceği bir şey değildir. Ben bunu duyduğumda kanım dondu, inşallah böyle bir şey yoktur ve dolayısıyla da böyle bir şey asla kabul edilemez. Biz kendi göbeğimizi kendimiz keseriz, Türkiye Cumhuriyeti devletinin ve Türk milletinin herkese söyleyecek sözü de vardır, terör başta olmak üzere her meselesinde halledecek gücü de vardır. Kendi göbeğini kendi de keser. İçeride terör sona ermiş gibi bir durum var. Suriye’nin kuzeyindeki terör yapılanması bizim için en yakın ve ciddi tehdit ve dolayısıyla bence bu görüşmeler sürecinin oradaki harekatları da geciktirmemesini ve bir an önce başlatılmasını, orada terörün belinin kırılması ve tüm Suriye topraklarından Türkiye’de olduğu gibi çıkarılması, Irak’tan da çıkarılmasını bekliyoruz. Mesela kulağıma gelen ikinci bir şey, sadece Cumhur İttifakı partilerinin bu işe olumlu yaklaşması yetmez, bütün siyasi partilerin bir mutabakat halinde bu işe evet demesini de beklediği söyleniyor. O da yetmez bütün sivil toplum örgütleri, STK’lar, sendikalar da bu işe ‘evet’ demesi gerekiyormuş.” şeklinde konuştu.
Ailelerin Düşünceleri Önemli
Şehit ailelerinin ve terörle mücadelede kayıplar verenlerin düşüncelerine önem verdiklerini belirten Destici, sözlerine şöyle devam etti:
“Burada tabii ki şehit ailelerimiz, gazilerimiz var. Onlar ne düşünüyor? Onlar ne düşünüyorsa, biz aynısını düşünüyoruz. Yıllardır o bölgede terörle mücadelede bulunduğu coğrafyada bu mücadeleyi vermiş, pek çok kayıp vermiş aileler, korucular, korucu aileleri; devletinin, ülkesinin ve milletinin yanında durmuş bölge halkı var. Onlar ne düşünüyor? Onların iradesi çok önemli. Dolayısıyla da bizim Ankara’dan vereceğimiz kararlar, bazen kuşatıcı olmayabilir. Yani vatandaşın görüşünü yansıtmayabilir. Onun için halkımız ne istiyor, referandumsa referandum. Halk ne istiyorsa da onu yapmamız lazım, benim gördüğüm halkımız terörle mücadele istiyor, müzakere istemiyor. Devlet Türkiye içerisinde terörün belini nasıl kırmışsa, üstelik bu iktidar, bu ittifak yaptı bunu. Cumhur İttifakı yaptı. AK Parti iktidarı yaptı. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde yapıldı bunlar. Dolayısıyla Türkiye’de terör nasıl bitirilmişse, Suriye’nin kuzeyinde de pekala bunu bitirmeye Türk Ordusunun gücü vardır. Onun için biz, ‘Müzakere değil mücadele’ diyoruz. Heyet bize gelmek istiyorlarsa önce şu açıklamayı yapacaklar; ‘PKK bir terör örgütüdür. Derhal silahlarını bırakması lazım ve devlete teslim olması lazım.’ bu görüşmeleri yapan heyet bu açıklamayı yapsın, ‘PKK silahlı bir terör örgütüdür ve silahını bırakıp devlete teslim olsun’ desin, biz ondan sonra görüşürüz. Biz herkesin fikrine düşüncesine saygılıyız, herkes fikrini söyleyebilir. Kırmızı çizgimiz terör ve şiddettir. Elinde silah olanlarla, henüz silahı bırakmamış olanlarla konuşmayız da görüşmeyiz de müzakerede etmeyiz.”